Milli Eğitim Bakanlığı, 12 Eylül sonrası Diyarbakır Cezaevi’nde adı işkenceyle anılan Esat Oktay Yıldıran’ın isminin İzmir’de bir ilkokula verilmesiyle ilgili gerekli incelemenin yapıldığını ve bunu tasvip etmediklerini açıkladı.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 12 Eylül darbesinin simgelerinden biri olan Diyarbakır Cezaevi komutanlığını yapan ve görevi boyunca yaptığı işkencelerle tanınan Esat Oktay Yıldıran’ın isminin İzmir Buca Belenbaşı Köyü’ndeki ilkokula verilmesiyle ilgili açıklama yayınladı.
MEB’in açıklamasında Yıldıran’ın isminin bir okula verilmesi için “Bakanlığımızca tasvip edilemeyecek bir hata olduğu kolaylıkla anlaşılabilir” denildi. Açıklamada, isim verme yetkisinin valiliklere ait olduğu da hatırlatılırken İzmir Valiliği’ne gerekli bilgilendirmenin yapıldığı ifade edildi.
“İzmir Valiliği’ne gerekli bilgi verildi”
MEB’in açıklaması şu şekilde:
“İzmir’de bir okula Esat Oktay Yıldıran isminin verildiğine ilişkin haberler üzerine Bakanlığımızca gerekli inceleme yapılmıştır.
Öteden beri toplumun adalet duygusunu inciten ve vicdanını yaralayan hadiselerle birlikte anılan isimlerin caddelerden, okullardan kaldırılması şeklindeki uygulamalar göz önüne alındığında, böyle bir uygulamanın Bakanlığımızca tasvip edilemeyecek bir hata olduğu kolaylıkla anlaşılabilir.
Hangi dönemde alınmış olursa olsun hafızalarımızdaki derin izlerini koruyan bir dönemin yanlışlarını bugüne taşıma anlamına gelen bu kararı tasvip etmemiz mümkün değildir.
Adil bir hafızayı tesis etmek ve geçmişteki acıların ürünü olan yaraları sarmak için çaba sarf etmeye devam edeceğimizin bilinmesini isteriz.
Bu bağlamda ‘Millî Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği’ne göre ad verme yetkisi olan valiliğe (İzmir Valiliği) gerekli bilgi verilmiştir.”
Esat Oktay Yıldıran kimdir? Esat Oktay Yıldıran’ın yüzbaşı olarak görev yaptığı Diyarbakır Cezaevi, 12 Eylül 1980’de Sıkıyönetim Komutanlığı emrinde Askeri Cezaevi olarak hizmete açıldı. Otuzu aşkın tutuklu, 1980-84 yılları arasında, cezaevi yönetiminin kötü uygulamaları, yapılan işkenceler nedeniyle hayatını kaybetti. Bazı kaynaklar bu sayının 50’yi aştığını öne sürüyor. Cezaevinde gördüğü işkencelerin bıraktığı kalıcı hasarlar nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise bilinmiyor. Bu cezaevinin yakın dönem Türkiye siyasi tarihine en büyük etkisinin, “Apocular’ olarak başlayan hareketin PKK olarak gelişip büyümesi” olduğu yorumları ise sık sık dile getiriliyor. Cezaevindeki uygulamaların mimarı olduğu söylenen Esat Oktay Yıldıran, 1988 yılında PKK’nın üstlendiği bir suikast sonucunda İstanbul’da öldürüldü. İki dönem AKP milletvekilliği yapan MKYK üyesi Orhan Miroğlu da Diyarbakır Cezaevi’nde sekiz yıl hapis yatmıştı. Miroğlu 2017 yılında Diyarbakır Cezaevini İnceleme Alt Komisyonu toplantısında Diyarbakır Cezaevi’nde yaşadıklarını gözyaşları içinde anlatarak, “Her katta 10 hücre vardı ve 4 kattan oluşuyordu. Birinci katın birinci hücresi tamamen lağımla doldurulmuştu. Gelen herkes istisnasız o lağımın içerisine sokuldu. Ona da ‘banyo’ diyorlardı.” Demişti. Miroğlu cezaevinde yüzbaşı rütbesiyle güvenlik amirliği yapan Yıldıran’ın işkenceyi yönettiğini anlatmıştı: “Yüzbaşı Esat, ‘bunlara banyo yaptırın’ dedikten sonra bizi oraya soktular. Bu işkence süre olarak yaklaşık 4-5 saat sürdü. Kaçışıyorduk. Koridorun içerisinde feryat figan kaçıyorsunuz ama bir biçimde sizi buluyorlar ve işkence yapıyorlar. Yorulmalarının ardından bitti.” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2022 yılında yaptığı konuşmada cezaevinin zulümlere konu olduğunu söylemiş ve “hafıza” merkezi olarak görev yapacağını kaydetmişti. Müzenin 3 Eylül 2024’de açılması hedefleniyordu. 12 Eylül 1980 askeri darbesi nedeniyle Diyarbakır Cezaevi’nde işkence ve kötü muamelelere maruz kalan yaklaşık bin 600 darbe mağduru, dönemin sorumlularının yargılanması için çeşitli tarihlerde Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Başsavcılık, suç duyuruları hakkında takipsizlik kararı verdi. TIKLAYIN – Esat Oktay Yıldıran: İzmir Buca’da bir ilkokula Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkenceyle anılan subayın ismi verildi |